Cumartesi, Kasım 05, 2016

Ask Mesk-2

Merhabalar sevgili okuyucu, umarım iyisindir. Hormon düzeyimdeki dönemsel dalgalanmalar sebebiyle çok boktan bir hafta geçirdim -ve belki biraz da geçirttim- ama şimdi her şey yolunda. Vizeler haldır şaldır geliyor ama ben bu konuda kaderin çemberinden geçmiş bir zavallı olarak her şeye hazırım. Bu sene kesin 2.00 yapıyorum ortalamayı, yapamazsam mezun etmiyorlar zaten canına yandıklarım.


Son zamanlarda ne zaman canım arkadaşlarımla bir araya gelsem muhabbet dönüp dolaşıyor ve sanki gerçekten konuşulacak başka bir şey yokmuşcasına yaklaşan mezuniyet/kariyer/gelecek ve benim olmayan aşk hayatıma geliyor. Ne kadar eğlendiğimizi tahmin dahi edemiyorsundur eminim canım okuyucu.


Mezuniyet üzerine bırak konuşmayı artık yazmak dahi istemiyorum çünkü saçma sapan bir şekilde bu konu aramızda minik bir problem haline geldi. Sanıyorum ki onların gözünde tüm bunları fazla hafife alıp bugünüm kıymetini bilmiyorum. Belki de öyledir, olayın içinde olan biri olarak ne yazık ki tarafsız bakamıyorum hiçbir şeye.


Diğer konu ise benim de canımı sıkıyor ama ölünmüyor aşksızlıktan, ne yapalım yani? Ortamda tam benlik biri olduğunda dahi "Ee ne yapayım, Allah sahibine bağışlasın." modunda olmam onlara garip geliyor. Nedense bu konu şaşırtıcı bir şekilde benim bile üzerine bu kadar düşünmediğim bir konu haline geldi aramızda. Egomu kuş sütüyle beslediğimden midir bilmem, onların bu konu üzerinde varsayımlarda bulunması beni acayip eğlendiriyor bir yandan.


Bir süre konu "Aseksüel mi yoksa demiseksüel mi?" sorusuyla daha da alevlendi. Demiseksüelliğin ne olduğunu anlamak biraz sıkıntılı bir durum, Karam'a anlatmak iste daha sıkıntılı. Öte yandan çok kıymetli bir diğer dostum olan Pi, zamanında beni oyalamak için bana demiseksüel olduğunu söylediğinde verdiğim tepkiyi hatırlayarak, o günün intikamını almak için "Demiseksüelsen hemcinsine de çekim duyabilirsin." diyerek ortalığı iyice karıştırdı.  Sonuç olarak işin içinden çıkamadılar. Bense kenara çekilip beni çözmek için bana sorulan soruları cevaplamakla yetindim. Her ne kadar Karam bunun geçmiş tecrübelerden ötürü kendimi insanlara kapattığım konusunda ısrarcı olsa da mesele bir şekilde orada kapanıp gitti ve uzunca bir süre de bir daha açılmadı.


Ancak geçen nargile içmeye gittiğimizde neden bilmem benim olmayan aşk hayatımın gidişatı tekrar hortladı. Bu sefer fanatikçe bağlı olduğum birini sevmek için onu iyice tanımak gerektiği ve bunun da ancak önce arkadaş olarak yapılabileceği düşüncesi eleştiri yağmuruna tutuldu çünkü ben, bu düşünce yüzünden bana yaklaşan herkesi ofsayta düşürüyormuşum.


O güne kadar eğlendiğim tartışma konumuz bir anda Karam ve Pi'nin karşısında tek kalınca yemin ederim zehir oldu, anamdan emdiğim sütü burnumdan getirdiler. Yanlış yapıyormuşum, hoşlanmaktan/sevmekten/aşık olmaktan anladığım şey yanlışmış, bu düşüncemi değiştirmem gerekiyormuş, azıcık flört etsem ne olurmuş, artık daha "ciddi" yaşlara geliyormuşum, bu gidişle başlarına kalacakmışım...


O kadar boş konuştun, eee ne oldu diyecek olursan canım okuyucu hiçbir bok olmadı. Hala hepimiz yalnız öleceğim konusunda hemfikiriz, kendi evim olunca kedi mi köpek mi alsak ona karar vermeye çalışıyoruz. Pi ve ben köpeklerin çok daha hayırlı hayvanlar olduğunu düşünüyoruz, kedilerden çok korkarım zaten. Ark ve Karam ise inadına kedi diyorlar.