Cumartesi, Ekim 01, 2016

Ask Mesk



Bugüne kadar sadece bir kişiyle çıkıp hiç aşık olmamış biri olarak çevremdeki insanların aşk konularında bana danışmasına anlam veremiyorum. Kendime çok yakın bulduğum insanlardan biri olan arkadaşım -ona yazının devamında Karam diyeceğim- dört yıldır pek şahane sevgilisiyle -ona da Ark diyelim- bu işin okulunu açıp dersini okutacak kadar tecrübeli olmasına rağmen en uzun ve tek ilişkisi neredeyse iki ay sürmüş olan bana neden gelip akıl almak ister anlamıyorum.



Canım Karam, kelin ilacı olsa kendi başına sürer değil mi güzelim?


Beni iyi bilir Karam; iltifat edildiğinde idrak edemeyen, romantizm anlayışı birlikte tantuni yemek olan, cilve işlerine zerre kafası basmayan biriyim ben. Sosyal yeteneklerim yüklenirken bazı kadınsı aplikasyonlarım internet çekmeyince yarıda kalmış, vakit daraldığından öyle yalapşap göndermişler beni.

Yarım kalan aplikasyonlarım bir yana ne zaman karşı cinsten bir insan evladıyla iletişime geçsem kısa bir süre sonra kendimi o kişinin kankası olarak buluyorum. Tahmin edebileceğiniz üzere bu berbat bir durum, çünkü her ne kadar odunsu bir gacı olsam da kadınsı yanımın baskın gelip duygularımı ele geçirdiği dönemler de oluyor. Ben de Hollywood gacılarına benzeyen hemcinslerim gibi iki göz süzeyim, iki yakışıklı kessin beni falan istiyorum. Sonra durup geçmesini bekliyorum.


Ben ki otobüste göz göze geldiği insan yavrularına, cıvır çocuklara -ki nadiren olduğunu belirtmem gerek- istemsizce "Ne bakıyon lan?" ile "Hepinizden tiskiniyorum." karışımı bir mesaj taşıyan bir bakış atıp, ağır kezbanlık içeren bir edayla -aslında kezban tabirinden nefret ederim ama benim durumumu açıklayacak başka bir kelime bulamıyorum...- kafasını pencereden dışarı çeviren biriyim. Hayal edebildin mi canım okuyucu? Sen söyle, böyle birine akıl danışılır mı?


Bu soruları bana sormalarının ardında arkadaşları olmamdan daha farklı sebepler olduğunu düşünüyorum. Sanırım kendilerinin aksine duygularını işin içine katmadan fikir verebilecek birisini arıyorlar.


Şu bir gerçek, bir kişiyi sevmek çok leş bir şey aslında. Bunu bir erkeği veya bir kadını sevmek olarak kısıtlamıyorum, bahsettiğim şey bir insanı sevmek. Herhangi birini. Benim için sevmek denilen fiil henüz buz dağının altında neler sakladığını bilmediğim birinin avuçlarına kalbimi bırakıp onu kırmayacağına inanmaya çalışmaktan başka bir şey değil.


Ne kadar tehlikeli bir şey olduğunun farkında mısın sevgili okuyucu? Bunun bir insanı öldürebileceğinin?


Of, çok depresif bir yazı haline geldi, hiç sevmiyorum bu yanımı ama insan kendinde sevmediği şeyleri kolay sıyırıp atamıyor. Canına yandığım duygu durumum roller coaster gibi, bipolar mıyım neyim acaba? Yirmili yaşlarda ortaya çıkıyormuş diye okumuştum bir yerlerde, öyleyse tam zamanı. Neyse, bu da başka yazının konusu olsun.


Bir keresinde başka bir arkadaşım gelip uzunca bir hikaye anlattıktan sonra "Sence ben bu çocuğu seviyor muyum?" diye sordu. Allah düşmanımın başına vermesin bunu, çok pis bir durum. Yılan hikayesi gibi olmuş ortalık, kız zaten emin değil duygularından ne tarafa gazlarsan oraya gidecek...


"Bunun cevabını ancak sen verebilirsin, biraz kendine zaman ver duygularını tartmak için, acele etme." gibi politik bir şeyler söyleyip kızı saçma sapan şeyler yapmaktan alıkoyduğumu umdum. Nitekim sonra arkadaşım çocuktan hoşlanmadığına karar vermiş olmalı ki onu başka bir kızla tanıştırdı. Yemin ederim hayatımda onlar kadar uyumlu bir çift daha görmedim.

Bu durumda mutluluklarının bir kısmını bana borçlu oluyorlar mı acaba?
Allah'ım ne kadar da perdenin arkasındaki bir kahraman!







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

He canım.